7 Kasım 2013 Perşembe

dream catcher's



|Benim öğretilerim aşk odaklıdır.
 Tanrı sözcüğünü kolaylıkla kullanabilirim-sorun değil-ama aşk sözcüğünü kullanamam.Eğer aşk ve Tanrı sözcükleri arasında bir seçim yapmam gerekirse aşkı seçerim,
        Tanrı'yı boşveririm çünkü aşkı tanıyan Tanrı'yı nasılsa biilir.Ama tam tersi geçerli değildir:
                       Tanrı hakkında kafa yorup felsefe yapanlar aşkı asla tanıyamayabilirler-ve Tanrı'yı da tanıyamayabilirler.
Senin içinde yaşayan Tanrı'ya büyük bir saygı duyduğun taktirde bütünün bir parçası haline gelebilirsin.
Sen ev sahibisin,
Tanrı senin misafirin.
Tanrı seni bir araç olarak seçti.Bunu yaparak sana saygı duydu,seni sevdi.Seni yaratarak sana olan sevgisini gösterdi.Seni kazara yaratmadı;belli bir potansiyel,belli bir kader,belli bir hedef ile yarattı.
Evet,
     Tanrı insanı kendi imajında yarattı.
İnsan bir tanrı olmalı.İnsan bir tanrı olmadığı sürece rahat,huzur olmayacak.
|-
Kendini lanetleme.
- o kadar çok lanetledin ki,üstelik hepsini kabullendin.-
Şimdi kendine zarar veriyorsun.Kimse kendini yeterince değerli bulmuyor,Tanrı'nın yarattığı bir güzellik olarak görmüyor.Bunlar zehirli fikirler,ama sen zehirlenmişsin./daha anne sütünde zehirlendin sen-ve tüm geçmişin bununla dolu.Kendini suçlarsan varoluşa nasıl tapabilirsin?
Kendi içindeki varoluş parçanı sevemiyorsan başkalarınınkini de sevemezsin;
  bu imkansız olur.
Bu beyni bir kenara koymalısın:
  komünist beyni,faşist beyni,katolik beyni,protestan beyni..Dünyada üç bin tane din var-büyük dinler,küçük dinler,ufak mezhepler ve mezhep içinde mezhepler-tam üç bin tane.yani üç bin çeşit beyin var-ve tek gerçek-varoluş.
Yerçekimi aşağı çeker,havalanma ise yukarı.
Ruh gittikçe yukarı yükseliyor.
Sen daha fazla izledikçe kanatların oluşacak-o zaman tüm gökyüzü senin olacak.
Bedenle ruhun buluşmasıdır.
  //Aşk bağlılıktan özgür olmanın tek yolu.
Herşeyi seversen hiçbir şeye ait olamazsın.
*bir kadının aşkına tutsak olan adam ile bir adamın aşkına tutsak kadın,özgürlüğün değerli tacını giymek için eşit derecede uygunsuzdur.Ama aşk ile birleşen,ayrılamayan,birbirinden ayırdedilemeyen kadın ve erkek bu ödülü hakederler.|Mirdad'ın kitabı'ndan,mikhail naimy.;/
*Belki partner değişir,ama aşk aynıdır.


              


81113|osho'dan alıntılı/ec.
 


1 Kasım 2013 Cuma

End of story

-/ Ben bir soru soracağım,evren ikiye bölünecek.
Vücudunda,yeni bir aşk,yeni bir yaşam ve yeni bir özgürlük çığlığı olacak.
;şimdi kaç beni duyan,kaç.
Bu sana bir kaç saniyelik fırsat,geçmişin havaya uçtu kaç! Içindeki hayvan uyuyorken kaç,sen değilsin korkan,ve soyun;yapayalnız,pısırık,ürkek,kuşatılmış var oluşundan.Soluk renkli,kanatan,acıtan,mosmor hediyemi aç.İçinde aşk bulacaksın.
             || gergin zaman,olmamış hatıralara özlem,zamanlama hatalarıyla dolu.Galiba zaman eksik.Bir sonuç yok,beklenen bir sevgili.Yitip gidecek  bekleyişler içinde,donuklaşacak bakışlarla beraber yaşayışlar.'sakince boyun eğeceğiz.' ve karanlığın içerisinde açacağız gözlerimizi.
Aklımda hep mavi,
Gitmek itirazdır.Başkaldırıdır da aynı zamanda,dayatıya,geçmişin izine korkma.Öylesine kurulan silik insan ilişkilerine.Zıtlıkların sentezi;başkaldırı ve kaçış,cesaret ve korku.
*küçük prens'e belki.
Bu bir tecrübe olmamıştır işte.Sınırlar yine,sınırlar,içini kemiren vasıfsızlık duygusu!nedensizliği getiren.yeniden.
Duymuyor musun?     Duyamıyor musun?
Var olmazsan,var olmazsak,
bir döngü yaratmış oluruz herkes gibi! Var olmazsan eğer sonu yok,duyuyor musun?
  *size pembe masalların anlatıldığı yaşlarınız.Mutlu sonlu masallara alışan siz,mutsuz sonları öğrenmeye başladınız.Daha sonra aşık olursunuz,umutsuzluk kaplar.Muhteşem insan,tam da en zor anınızda sizi yapayalnız bırakır,muhteşemsizliğe gömülürsünüz.Sonra aileniz,o size en yakınlarınız yalnız bırakır sizi.Keşmekeş  bir şehirde iş bulamazsınız ve büyü sona erer,hani masallar.Tebrikler,kandırıldınız.
Yazamadınız bir süre,konuşamadınız yeri geldi.Belki ağladınız ama yinede geçmedi,tükendiniz.Oysa inancınızda güçlüydü ama..Boş tesellilerle avutmaya çalıştı en yakınlarınız sizi.Haklı olduğunuz söylendi hep.
``aynaya baktığımda küçücük yüzümde hüznü görmeye başladım,saygının parayla ölçülebilirliğini gördüm.Tebrikler ,biz hep kaybettik.Memnun değilim,kendime acıdım işte o zaman nefreti keşfettim,mükemmel derecede tatmin ediciydi.O an;kaçmak istedim,sığınmak.Mesela;
                                                  Babaannenizi bir kurt yutsaydı,ama sonra bir avcı gelip kurtarsaydı                                                                        babaannenizi,mutlu son olsaydı.Her başlangıcınız mutsuz sonla bitmeseydi ya da çok ama çok güçlü olsaydınız,karşı koyabilseydiniz.Zor geldi,tükendiniz.Anlatamadınız.Guven duygunuzu kaybettiniz.Bitti son dediniz ama yine korktunuz.Kalabalığın içinde çoğu zaman yalnız kaldınız.Kaybettiğinizi kabullenmek istemediniz,yine tebrik ederim ki,daha çok genç yaşta yolunuzun çok ama çok başında kaybedenlerden oldunuz,oldum,işte.
Sıkışmıs külün rengi,ruhlar görmüşüm bomboş vadide.
Sahibimdir kalem,insanın sahip olamadığını yazdığı.
*|söyleyecek çok şeyim vardı sana,bir yerden başlamalıydım.Sözcüklerimiz var mıydı? Yoksa,hislerimizi gömdükten sonra mı yitirdik sözcükleri?-artık hissetmiyor muyuz?Hiç bir şey olmamış gibi davranıyoruz,umursamıyoruz.
Birileri yalan söylüyor,birileri saçmalıyor,aldırmıyoruz,zavallıyız.
Bir başkası ilgilendirmiyor,dikkatimizi çekmiyor.Yüzleşmeli önce,neyi yazmalıyı bırakıp;içindeki ne'leri söylemeliyiz.çünkü ancak böyle bulacaktım cevaplari..
                  **yorumlanmamış boşlukta ilerledik;
|hava griydi ve yağmur yağdı.
Oğlana baktı kız.
Sanki yıllarca düşünülmemiş bir şeyi düşünür gibi baktı.
Anladı kız o kanepenin kenarında.
Ya da kız ilk defa anlamadı da,oğlan onu ilk defa gördü öyle bir şeyleri anlarken.Anlattı oğlan,gerek duyulmazmış gibi anlatti.Belki uyumu fark etti o an,belki de uyumsuzluğu,elinde bir üşümüşlüğü,bir yaşama nedeni olarak tutan kıza.Sahiden ne vardı kızın elinde?,tutulması imkansız olan bir fırtınadan başka.
Çünkü o kıza bakmıştı.Kızın üşümüşlüğünü ve aldırmazlığını görmüştü,ve aldırmadı oğlan.
''Amaç''dedi oğlan.
Sordu kıza,kız oğlana baktı.
Bir hayat vardı kızın gözlerinde kendine ait.Kendine has,kendine saf bir hayat vardi,vardı işte.Kıza baktı oğlan;
Küçücük bir andı.
Ve anladı bir çok şeyide beraberinde,
Aslında başka şeylerde sormak istediğinı anladi o sorudan ziyade.Anladı oğlan ve o günden sonra hep anlayacak,anlayacak,anlayacaktı.Bunu düşündü o an ve güneş doğdu;
     Kızın tenini yaktı,oğlan kızın yanan tenine baktı.Işte o an oğlan kıza ilk defa sanki,sonsuz bir susuzluktan sonra yine sonsuz bir şeyleri içermiş gibi baktı.
Bakıldığına baktı kız.
Yüzyıllarca bakılmamışlığına ve bir zamanlar olmamışlığına.Eskimiştı,çünkü yeni eskiyi alt etmişti.
-ve sanki bırakıp kaçmıştı.Onu önce kız almişti,oğlanin boynuna asmıştı.Kız oğlana bakti,oğlanda kıza ve kız kalktı kanepeden ayağa,vücudu sankı boşlukta bir şeyleri yardı.Iki gölge oldular.Bir görünen bir görünmeyen,sanki şimdi bir zamansızlıktılar.Geçmişleri sanki bu şehirlerde gömülmüştü.Bu törene katılmak istemezmiş gibi durdu kanepede oğlan,bahsetmek istedi kıza.Ama sadece baktı,baktı,baktı..kıza.
        Ve şimdı fırtınaydı,
"Sanki her şey anlaşılmış ve anlatılmış gibiydi."
Doğa aslında bu günü seçmişti,sabırla beklemişti bu günü.
Kızla oğlan bir biçimsizlikte eriyordu,ve susmuş iki beden.Artık kızla oğlanın sürekli eksilen cümlelerinde bir şarkı oldular birdenbire.Şimdi evrende eriyen iki bedendi.
  Oğlan;kapıdan çıktı ve arkasına bakmadı asla,duydular belki ama göremediler birbirlerini,istemediler görünmeyi.Özlediler ama dokunmak istemediler hiç.

            ve yaşam,yaşanışlarından birini seçti.





21113|ec/imatölyesi dergisi '09  alıntılı.