9 Ekim 2013 Çarşamba

Pain



Uzun süredir gizemli bir çıkmazın sıkıntısından kurtulamıyorum: kurtulabilmem için, 
ya geri dönmem, ya da önümüzdeki evlerin bir kaçını yıkmaları gerekirdi. İki çözüm de aynı güçlükte.
                               rainer maria rilke
Evet yazmak zorundaydım,yoksa çıldıracaktım!
Anlaşılmak benim için bir lükstü.
Tek sorun doğru kelime olmamasıydı.Sonsuz bir bağlanışı ifade edecek başka bir deyişe ihtiyacım vardı.
Eğer orada olsaydım,muhtemelen bu haline gülerdim.Kendini bu kadar sıkma,derdim ona
söyle gitsin.
Kimin kazanıp kimin kaybettiğini keşfedebilecek miydim?
Yapabildiğiniz de evinize dönün.
| ve mıknatıslar konusunda başından beri yanılmış olduğumu farkettim.Bir araya getirmeye çalıştığım,
içimde olan iki parçaydı.Ama ikisi var olamazdı ve artık daha fazla birşey denememeliydim.
o küçük parçamın ağlamasını bitirmesi,beklediğimden uzun sürdü.Yinede oldu ama.
Sonunda uyuyacak kadar bitkindim.
Bilinçsizlik acıya rahatlama getirmemişti,beni sadece uyuşturup yatıştırmıştı.
Daha katlanılabilir kılmıştı sadece.
Farkındayım ama hala orada.
Ama zihnim korunaklı değildi,bilinçsizliğimde,karanlığın parçası olan acıda ile beni terketmeyen
o bilgi içinde kalmıştım.
Çok fazlaydı bu.
Aklım bir mana çıkarmayı reddetti ve anlamamış gibi yaptı.
Aklımdakiler taşla kaynaşmış gibiydi.
Siyah saçlı kafa gördüm,ormana doğru benden kaçıyordu.Kaybolduğunda tüm bu görüntüleride beraberinde götürdü.
|ve sonra kalbimdeki küçük çatlağın genişleyerek kalbimi nasıl ikiye ayırdığını izledim.
-| Beklediğim ve bir daha olacağını bildiğim ama asla olmasını dilemeyeceğim bi şeydi bu.
     Asla bitmeyecekti,değil mi?
                          Stp.M.



101013|ec.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Smoke&mirror


| "Özlemle baş edemeyince hırçınlaşır kadın, acısını da özlediğinden çıkarır.'' /Love a Lot/
-| Karnımın kelebeklerle dolu olduğunu söylemek istemedim. Yanıma oturduğunda da benden olabildiğince uzak duruyor,varlığımı yok sayıyordu. elleri kemiklerinin üzerinde daha beyaz görünüyordu-aslında o kadar da ilgisiz olmadığını anlıyordum.
Sen kaçmak olacak;
-ve ben neden anlatacağım?
\ Hani koşarsınız,ciğerleriniz yanana kadar koşarsınız ama yine de yeteri kadar hızlı gitmesini
sağlayamazsınız.Vurdumduymaz kalabalığa yaklaştıkça ayaklarım yavaşlıyor\eğer parlak gün ışığı ona engel
olmasaydı,sonuç daha farklı olurdu.Ama ben sadece parlak ve kalabalık meydana koşabiliyordum.
-/ Çok uzun zamandır inkar ediyoruz.Keşke sorunun sadece ben olduğumu söyleyebilsem.
Geceleri insanın uyumasını engelleyen,çözülmemiş bir gizemin yerini hiçbir şey tutamaz.Ama bazen bana
başka bir şeyler söylerken hoşçakal diyormuşsun gibi geliyor,işte bu yüzden gitmeliyim.Ama merak etme,

ben bencil biriyim/senin yanında olmayı,yapmam gereken şeyi /gitmeyi/ yapmayacak kadar çok istiyorum.




81013|ec.

5 Ekim 2013 Cumartesi

Deer




|- Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme.
   Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.
Hayat size beklentilerinizin çok ötesinde bir düş sunduğunda,
sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.
-/Yağmur yağıyordu.Bunu bir kehanet olarak görmedim;yağmur kaçınılmazdı.
Bu onu neden hatırlamadığımı açıklıyordu.Bana acı veren,gereksiz şeyleri
hafızamdan çıkarmak konusunda ustalaşmış.Zaman zaman dünyada ki diğer insanların gördüğü şeyleri
görüp görmediğimi merak ediyordum.Belki de;
beynimde bir sorun vardı.
Ama neden önemli değildi.
Önemli olan sonuçtu.
- ve yarın yalnızca bir başlangıç olacaktı.
Pencereden görebildiğim tek şey kalın bir sis tabakasıydı;üzerime tırmanan klostrofobiyi hissedebiliyordum.
Burada gökyüzünü asla göremezdiniz;
tıpkı bir kafes gibiydi.
|samimi bir çocuktu,benimle ilgilendiği de belliydi;ama bu benim rahatsızlığımı geçirmiyordu.
Gelmedi zaman geçtikçe ben daha da gerildim.
||Bunu yapıyorsam iyi bir nedeni olmalıdır.





51013|ec

3 Ekim 2013 Perşembe

pandia




|Yunanlısına Eros, Romalısına Amor dediler.
 İkisini de Tanrı yaptılar aşkın başına.
Tanrı olmak basitti de hiç gerçek olamadılar, masal olmak çok koydu gerçek olamayan Tanrı        kırıntılarına..
Gün bitti, değişti zaman.
Ne Roma kaldı geriye ne Eski Yunan. Eros’tan biblo yaptılar, Amor’dan parfüm.Tanrılıklarını      satıp ekmeklerini kazandılar.
Aşk ateistti, çok geç anladılar.
  |-yollarda aylak aylak gezinip şaşkın 
korkularından özgür
hep kaybedenler.
seçmeyi reddettik yalanlardan. 
nefesi aşka yorduk.
Hayatlarımız o kadar da farklı değillerdi -farklı olduğu düşünmekten hoşlansak bile.
GÜM, ve oradadır, üzerinize oturur. Gerçektir. Ve başkalarına bir ahmak gibi görünürsünüz. 
Birden bire aklınızı yitirmişsiniz gibi. 
Neler hissettiğinizi anlayan, 
nasıl yardım edileceğini bilen birini bulmaktır tek ilaç.  |C.B|
iyi kimse sigara icemez ve ben bir tanriyi icimde sakliyorum.
Hayat bir kurgudan ibaret ve zaman bir saat gibi. 
 ||-Ellerim tanri dusuncesini yaratiyor.




41013|ay\ec